İçeriğe geç

Anayasa ne işe yarar?

Pek çok şeye…

Herkesin bulunduğu konumu meşrulaştırmaya…

İktidarı legalize etmeye…

Kurucu iradeyi kalıcılaştırmaya…

Kuruluşun zemininde yatan sorunları kutsallaştırarak görünmez kılmaya…

İdeolojileri, ulusal kaygıları, korkuları ve belki de günahları perdelemeye…

“Bakın bizim de bir anayasamız var” demeye; ardından “bizim anayasamızda da hukuk devleti, demokrasi, insan hakları vs yazıyor” ve tabii ki “Anayasaya göre yargımız bağımsızdır, kimse müdahale edemez” demeye…

Kuzey Kore, Çin, İran, Suriye gibi ülkelerin de anayasaları var. Eski Sovyetler Birliğinde de anlı şanlı anayasalar vardı. Bizim de var. Cumhuriyetin ilanından hemen sonra, 100. yılını idrak ettiğimiz 1924 Anayasası, 1961 Anayasası ve nihayet 1982 Anayasası. Hatta “ve nihayet” 2017 anayasal düzeni (anayasası?)… Yapımında toplumun olmadığı özgürce katılamadığı anayasalar, ferman anayasalar…

Peki anayasacılık tarihi bize neyi söyler? Aklı başında bir toplum neden anayasa ister? Modern dünyanın ilk anayasası 1787 tarihli ABD Anayasasının amacı neydi? Toplumsal, ekonomik ve siyasal alanda devrim yaratan Fransız ihtilaline giden süreçte toplum anayasa talep ederken neyi amaçlıyordu? 1946’da İtalya, 1949’da Almanya yeni anayasa için kolları sıvarken ne olsun, ne olmasın istiyordu?

Bu sorulara verilen cevapların ortak noktasının “iktidarın sınırlandırılması, aklileştirilmesi, temel hakların korunması” olduğuna herhalde kimse itiraz edemez. Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesinin 16. maddesinde “erkler ayrılığını gerçekleştirmeyen ve temel hakları korumayan bir ülkenin anayasası yoktur” derken bu temel amacı resmediyordu. Almanya 1949 Bonn Anayasasını yaparken, bir daha asla duygusuyla hareket etmişti. Neydi o? Nasyonal sosyalizm mi? Doğru ama eksik! Nasyonal sosyalizm ile anayasa arasındaki ilişki, erklerin eş güdümü, temel hakların askıya alınması ve insan onuruyla bağdaşmayan ideoloji ve pratiklerde kendini gösteriyordu. Bu nedenle yaptıkları anayasada bir daha asla derken, Nasyonal Sosyalizme lanet okumak yerine, federal sistemi sağlam bir şekilde tesis ettiler, etkili bir erkler ayrılığı ve denge ve denetim sistemi getirdiler, insan onurunu anayasanın temel amacı ve varlık sebebi olarak tayin ettiler. Yani aslında özde aynı şey: İktidar sınırlandırılacak, rasyonelleştirilecek, temel hak ve özgürlükler korunacak…

İşte anayasa bunun için var.

Peki böyle bir anayasa nasıl yapılacak? Niyet beyanıyla mı? Anayasa hamlesini “yeni”, “sivil” vs etiketlerle süslemekle mi?

Toplumun örgütlü özgür iradesinin esas alınmadığı, siyasi partilerin aşağıdan yukarıya doğru demokratik bir şekilde örgütlenmediği, toplum temsilcisi iddiasındaki Parlamento’nun parti liderlerinin kişisel, nevrotik, ekonomik vs çıkarlarının eli sopalı, yumruklu, tekmeli yahut yağma esasına göre paylaşımın icra aracına indirgendiği bir vasatta bu mümkün mü?

Toplumun kendi sözleşmesini özgürce yapamadığı bir vasatta anayasa yapılabilir mi? Yapılacak anayasa, anayasacılığın amacına hizmet eder mi? Elbette hayır!

Siyasal manipülasyonla toplumsal sinir uçlarıyla sürekli oynanan, tarihiyle yüzleşmeye bir türlü fırsat bulamamış, kendine yabancılaşmış, ait olmadığı bir tiyatronun oyuncusu/seyircisi haline gelmiş bir toplum özgür irade ortaya koyabilir mi? Özgür irade için öncelikle kendiyle yüzleşmek gerekmez mi? Bu durumdan en fazla çıkar elde eden aktörler buna izin verir mi?

Böyle bir “yeni anayasa” tartışmasının neresinde duracağız? Dahil olabilecek miyiz?

Dışında mı? Kaderimiz hakkında aynı aktörler mi karar versin?

İçinde mi? Peki oyun içinde kaybolup gitmez miyiz?

Zor soru.

Sisifos’un sorumluluğu kadar ağır ve zor.

Hadi gelin tanrıların kavgasına dahil olmayalım.

“Bir anayasa iktidarı sınırlandıracak, rasyonelleştirecek, temel hakları koruyacak” hedefini esas alırsak, yöntem olarak da ilk önce parti içi demokrasinin tesisini, parlamentonun işleyişinin müzakereci hale getirilmesini ve ön seçimi zorunlu hale getirirsek/getirtirsek, yani anayasa ile değil, üç yasada çok da zor olmayan değişiklikler yaparsak/yaptırırsak, ölümlüler olarak bir şeyleri harekete geçirebiliriz.

Anayasa tartışmasına buradan dahil olabiliriz sanki…

25.9.24

Kategori:Uncategorized